6 Aralık 2010 Pazartesi

15. Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali

İki senedir büyük bir heyecanla Tiyatro Festivali’ni bekliyorum, günler öncesinde oyunları seçip biletlerimi alıyorum.

Geçen sene pek çok oyun belirlemiş, birisinde müthiş sıkılmış, genelini beğenmiştim. İTÜ Taşkışla Sahnesi’nin oyunu Dikkat!Anarşist Düşebilir’e ve başrolde oynayan Öykü Gürpınar’a bayılmıştım. Ölü Kadınların Şarkısı’nda oynayan Bademler Köy Tiyatrosu’nun kadınları da enfesti. Tek bir oyun beni oldukça yordu, “Oyuncular keşke bir süre daha kendi aralarında provalarını sürdürselermiş,” dedim.

Bu sene de duyuruları takip ettim ve 5 oyun belirleyebildim. Gittiğim ilk oyun Mask-Kara Tiyatrosu’ndan Yalancı’nın Resmi oldu. Kadın oyuncu Belit Özükan’ı beğendim, doğal buldum. Tamer Levent’i daha önce Galileo'nin Yaşamı’nda izlemiş, o zaman da tekleme ve takılmalarına şaşırmıştım. Oyunun metninde zaman zaman zorlamalar hissettim. Hele açılış sahnesindeki perdenin bir yanından gelip, etrafa bakınıp, sonra diğer yanından çıkma halini, şu ortalama tiyatro seyircisi halimle kaç defa izlemek durumunda kaldığımı hesap edemedim. Memed Baydur’un izlediğim ilk oyunuymuş bu. İnternette şöyle bir gezinince pek çok övgü okudum hakkında. Ödev olsun bana merhumun oyunlarını takip etmek.

İkinci oyun büyük bir hevesle, koştura koştura gittiğimiz Marx’ın Dönüşü oldu. Kapıda son dakika yetişmesi için çırpınan H.C.S.’yi (29) beklerken ve bir yandan da Devlet Tiyatrolarının yardım kampanyası hakkında bilgi alırken kapıda beklemekte olan “cultur” görevlisi bizi içeriye almamaya karar verdi. “Burası sinema değil, burası tiyatro!” sözüyle gönüllerimizde yer edinen beyefendi, dirençli arkadaşlarımın ısrarına dayanamayarak “Tamam, girebilirsiniz ama yerinize oturamazsınız,” diye bize sınıfın köşesini gösterdi. Yaklaşık 1.5 saat süren oyunu sevgili arkadaşım M.A. (30) ayakta izlerken, Ö.K. (29) ve ben halıflekse yüzleşme çalışmaları kapsamında yerden bitme seyirci modeline katkılarımızı sağladık. Salon girişinde bizi “kesinlikle yerimize oturtmayan” bayan görevli, oyun boyunca topuklarını yere vura vura, çantalara çarpa çarpa mülteci edasıyla sığındığımız koltuk yanı aralığında, bileşenlerini tüm azmimizle bir arada tutmaya çabaladığımız dikkatimizi yerle bir etti. İlgimi sahneye yönlendirebildiğim anlarda oyunu çok beğeneceğimi hissettim ama o kadar çevresel uyaranla kendimi tam anlamıyla oyuna verdiğimi söylemem mümkün değil. Bir kez daha izlemek farz oldu, Genco Erkal’ın hakkını veremedik.

Üçüncü oyun Tiyatro Ti’den Ayışığı Tarifesi idi. Şenay Gürler’in oyununa bayıldım. Oyun, kadın-erkek ilişkisi çerçevesinde temel olarak kadınlık hallerini anlatıyordu ve karakterin başından geçenler genelinde olmasa da özelinde salonda bulunan pek çok kadının bir anısıyla temas etti. Bana eşlik eden şen şakrak arkadaşım B.T. (30) ile salonu inleten kahkahalara imza attık.

Pazar günü, bu B.T. çok güldü diye onu dünyanın en karanlık dans gösterisine götürdüm. Where is My Handkerchief Desdemona isimli gösteriyi İranlı grup Role sahneye koydu. Salon oldukça boştu. Işık kimi sahnelerde o kadar kendisini sakladı ki, sahnedeki oyuncuları görmekte zorlandım. Sırf vurmalılardan bir müzik çaldı oyun boyunca, güzeldi. Othello’dan adapte edilen gösteri öncesinde Othello okusam zihnimde herhangi bir şimşek çakar mıydı, emin değilim. Oyuncu olarak andığım dansçıların dansçı olduklarına dair tek emare bedenlerine son derece hakim olmalarıydı. Bunun dışında dans namına bir şey görmedim.


Son olarak bu akşam Müşfik Kenter'i izledik, Orhan Veli 30. Yıl Özel Programı'nda. Şiir gibi, pamuk gibi bir akşama başladık sayesinde. Başımızdan eksik olmasın.


Oyunların bitiminde TAKSAV görevlisi/yetkilisi olduğunu tahmin ettiğim çeşitli insanlar oyuncuların temsili bir kısmına plaket ve çiçek vermek istediler. Ancak bunu o kadar plansız yaptılar ki hemen hepsinde alkışları kabul edip sahneyi terk etmek üzere harekete geçen oyunculara koşarak yetişmek zorunda kaldılar. Bir kısım oyuncu çiçek ya da plaket alırken, diğerleri nezaketlerini koruyup sakince sahneyi terk ettiler.


Ya yorgun, sevimsizdim iki haftadır ya da bu sene pek de müthiş oyunlar, salonlar, organizasyonlar seçememişim kendime.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder