2015
yılı, berbatlığının yanısıra verimsizlik hususunda da çok başarılı olmuş, tek
bir satır yazmamışım; çanta gezginlerinden başka. Günah çıkartmaktan çok yeni
gelen yıla umut beslemek adına başlıyorum.
Çok
güzel yerler gezdim, harika yemekler yedim, müthiş içkiler içtim, ölüp gittiğim
adamla evlendim, enfes kitaplar okudum, güzel insanlar tanıdım, bir dolu sergi gördüm, birbirinden tatlı bebeler soluk almaya başladılar. Ama yine de seneyi güzel anmama yetmedi. Hayal kırıklıklarına, bir dolu
kayıp eklendi. Bir dolu can dünyayı tek eyledi. Son terki de dünya güzeli
Faysal yaptı; içimiz, her bir yanımız buruldu.
Ekim
ayı başında H.C.S. ile öğle yemeği sonrası kahvelerimizi içerken güzel
şeylerden bahsetmenin ayıp yapmış gibi hissettirdiğini söyledim. Güzellikleri
anltmazsak, paylaşmazsak her türlü pislik ve rezilliğe yenileceğimizi, her
türlü pislik ve rezilliği yenmek için güzellikleri aktarmamız gerektiğini
söyledi. Birkaç gün sonra seyahate gittim, H.C.S.’nin sözleri kulağımda,
gözlerimi dört açarak gezdim güzel sokakları. Bir cumartesi sabahı Den Haag’ın
sakin ve huzurlu sokaklarını gülümseye gülümseye dolaşıp, sabah serinliğinde
kahvemi içtikten sonra M.T.Ö. & E.Ö.’nün evine ulaştığımda yaşadığım şehrin
göbek deliğinde onulmaz bir yara açıldığını öğrendim. Tüm güzellikler yine silindi gitti,
manalarını yitirdiler.
Yılın
son günü yıllardır konuşmadığım A.İ. ile konuştuk. İkimizde de lanet yılın
bitmesine ilişkin bir rahatlama umudu vardı. 2015 defolup gitti. 2016 sevsin
bizi, biz onu sevmeye çok açığız.
Dünyanın
pisliğine, acılarına rağmen anılması gereken kitapları özetleyeyim. Hiç değilse
onlara tutanabiliriz, yeni gelen yıl da yamuk yapmaya kalkışırsa.
Jose
Saramago / Bütün İsimler
Her Saramago kitabına bayıldığım
gibi bu kitaba da bayıldım. Özet listeye girmesinin sebebi sene başında okumuş
olmama ve okuduklarımı hızla unutmama rağmen, geçen sene okuduğum onlarca kitap
içerisinde hemen her satırını yıl sonunda bana hala hatırlatabilmesi. Yıllardır
böyle bir şey gelmemişti başıma.
J.
D. Salinger / Çavdar Tarlasında Çocuklar
Uzun zamandır okumamıştım.
Frannyve Zooey gibi, her Salinger kitabı gibi ara sıra insanın kendisine ödül
vermesi için okuyup insan varlığının güzellik ve derinliğinin, kırılganlığının
kıymetini anlamak için.
Angela
Nanetti / Kuyruklu Yıldız Eken Adam
Dedem Bir Kiraz Ağacı ile tanışmıştık.
Bambaşka bir dünyada, bambaşka insanların sevap ve günahlarıyla ne kadar harika
olabildiklerini hatırlattı.
Marcel
Proust / Kayıp Zamanın İzinde
2015 2. yarıyılı için planın seriyi
okumatı ancak ilk dört kitabı tamamlayabildim. Dilin güzelliğinin bende
uyandırdığı hayranlığı anlatmaya cahil dilim yeterli gelmiyor. Fransız
burjuvası, sosyetesi, cinselliği/eşcinelliği zerre umrumda değil ama hemen her
cümleyi dönüp yeniden okumak istiyorum. Çok yoruluyorum ama henüz yılmış
değilim. Kalan üç cilt ilk yarıyılın ödevi, bir yandan da Bilge Karasu ile
kaynaşmayı hedefiliyorum.
Kemal
Varol / Haw
Kitap, 2014’ün en yileri arasında
yer alıyordu, biz 2015’te yüz göz olabildik. 2014’te okusam belki bu kadar
etkilenmezdim, zamanı gelmiş de okumuşum belki de. Müthiş yerel gündemimiz ve
algılarımıza açılan kaynaklar her yıl yeni “sürprizlerle” bizi aydınlanmalar,
utançlara sürüklüyor. En azından beni. Köpek gözünden bir iç savaş meselesi
daha muhteşem anlatılmamazdı.
Kitabı okuduktan sonra denk geldiğim Keith Herring / The
Political Line sergisindeki Humaliation Victim (1980), Haw’a göz kırptı.
(Herring ne kadar cesur, harika bir insanmış. Yazık olmuş. Benden genç gidenler
ayrı bir acı konusu.)
Carlos
Maria Dominguez / Kağıt Ev
Sene sonu güzeli. Radikal’in yazılı
yayına son vermesi ve Radikal Kitap’ın Hürriyet’le sadece belli bölgelerde
dağıtılması sonrasında pek kıymetli sevgilim ben aynı hızda okuyamasam da bana
her hafta dergiyi ulaştırdı. Yanlış hatırlamıyorsam Radikal Kitap’tan birkaç
kez not aldığım kitaplardan birisiydi, Aralık ayında edinip, tam olarak bir
çırpıda okudum. Okuma ve aslında daha fenası kitap edinme rahatsızlığı,
kitapları barındırma hassasiyetleri ile başlayıp farklı düşüncelere sevk eden
bir kitap. Harika bir kitap. Kapak fotoğrafının sahibi
Cem Ersavcı, keşke daha
uzun yıllar bize yine güzel görüntüler sağlasaymış.
Ayla
Kutlu / Sen de Gitme Triyandafilis
Bu kitap İzmit’te yaşarken, A.Ç.S.
henüz A.Ç.B. iken bir evden diğerine taşınırken benim kitaplığıma zıpladı. 8-10
yıl sonra okumuş olmam benim ayıbım. Ayla Kutlu’yu hiç tanımıyordum. Daha once
sadece bir çocuk kitabını okumuşum. Kitaba adını veren öykü (
filmini halen
izlemedim) başta olmak üzere her biri birbirinden daha dokunaklı ama bir o
kadar da yalın hikayeler.
Bir
de Faysal var tabi. Vardı demeye dilim varmaz çünkü hayatına dokunduğu her insana
bir güzellik bulaştırmış adama “vardı” denmez. Faysal’ı pek az tanıdım. Ama çok
sevdim. Her hücresinden insancıllık taşardı, iyilik damlardı. Az hikayesini
dinledim kendisinden, dostlar başka birçoğunu anlattılar. Daha pek çoğuna
yetecek enerjisi vardı ama olmadı. Huzur içinde olduğunu umut ediyorum. O bize
umut verirdi, aksini yapmam mümkün değil.
Bu
yıl iyi geçsin.