Z.G.A.,
yavrusu I.’nın miniş gözleriyle bizleri tanıştırdı, yazın bitip günlerin
kısalmasıyla kitaplıkta bekleyen kitaplarımı karıştırıp listeye almam da
tembelliğimle epey ötelendi. Kız büyümeden yazmaya devam edeyim.
Canım
ciğerim Y.D., 2012 yılında hemen her hafta bir yazışma grubumuza Heinz
Janisch’in Kral ile Deniz’inden (6-9 yaş) bir öykücük yolladı.
Kitapta dünyanın saltanatını pek de sallamadığı kralla yağmur, trompet,
yorgunluk vb.ne ilişkin “21 kısacık öykü” yer alıyor. Kitaptaki öyküler bitince
Y.D. ile birbirimize göz kırptık, toplamda 16 öykücüğü dönüşümlü olarak
tamamladık ve yazışma ekibine göndermeye devam ettik. Sene sonunda öncelikle
Janisch’in öykülerini, sonrasında Y.D. ve benim öykülerimizi bir kitapçık
olarak bastık ve bu gruptaki arkadaşlarımıza yılbaşında hediye ettik.
Sonrasında kim bilir ne öyküler biriktirdik.
İsmail
Uyaroğlu’nun Çocuk ve Şiir kitabı,
çocukluğumdan hatırladığım ilk şiir kitabı. Tahminimce ablama alınmıştır ve
evde sıkıntıdan okumayı söktüğüm vakitlerde ilk okuduğum kitaplardan olmuştur.
Kitap 1978’de Türk Dil Kurumu Ödülü almış, bendeki (tabi ki yıllar önce iç ettim
kitabı) baskı 1981 yılına ait ve 3. basım. Kitabı ne zaman okusam şiirleri
ezbere bildiğimi fark ediyorum, gözümü bu kitapla açmış gibiyim. Her şiirini,
her resmini (Osman Kehri çizmiş)
ayrı seviyorum. Kitap halen idefix ve Nadir Kitap’ta bulunuyor, sanırım son
baskı 2005’te yapılmış. Nefes alma ihtiyacı duydukça dönüp dönüp okuduğum
temizlikte bir kitap.
-Çocuk
ve Şiir şiiri için yapılan çizimde matematiğin temelini öğrenmişim, satır boyu
toplamayla-
Yine
Y.D.’nin (bazen bütün kitaplarımı onun aldığından kuşkulanıyorum) hediyesi Laura
S. Matthews’ın Balık (4-6. sınıflar) kitabı, savaşta
zorlu bir yolculuk yapan çocuk ve ailesinin burun sızlatıp umutla gülümseten
öyküsünü anlatıyor. 2013 Aralık’ta 13. baskısı ulaşmış bana, Günışığı’nda 22.
baskısını görmek çok güzel. I.A. okumazsa da, Z.G.A. okumalı mutlaka.
Kitaba ulaşmak ne kadar mümkün olur bilmiyorum ama
Mojica Podgoršek’in yazıp Mojca Sekulic Fo’nun resimlediği The Best Birthday Present Ever’ı anmadan geçmek istemedim. Kısa
Piran
ziyaretinde pazardan aldığım iki kitaptan birisi. Sevgili Alex, 7. yaş gününü
ailesinden ve diğer penguen arkadaşlarından yine uzakta ve buruk geçirmeye
hazırlanırken, yaşadığı hayvanat bahçesi görevlisi ve diğer hayvan arkadaşlarının
muhteşem sürprizi ile heyecanlanıyor, coşuyor. Ve Alex’in macerası tam da
olmasını isteyeceğim şekilde sonlanıyor. Keşke bir yayın evimiz kitaba ve
yayıncısı Lepa Beseda’ya ulaşsa da Türkçe’ye çevrilse, bu güzel kitap.
Bu
liste sebebiyle Nicola Davies’in Kaka (8-11 yaş) kitabını yeniden okuyup çok eğlendim. “İsmi Lazım
Değil”in Doğal Tarihi alt başlığına sahip olan kitap, Can Çocuk’un Meraklı
Kitaplar dizisinde yer alıyor. Türlü çeşitte hayvanların kakalarını, kakaları
üzerinden beslenme alışkanlıklarını, doğadaki kaka döngüsünü hem anlatımıyla
hem de Neal Layton’ın eğlenceli resimleriyle aktarıyor. Nicola Davies’in Türkçe’de yayınlanmış başka
kitaplarına ulaşamadım ama İngilizce kitaplarının bir kısmına idefix’ten e-kitap olarak ulaşılabiliyor
(pöf). Neal Layton’ın yazdığı ve/veya çizdiği kitaplar da yine e-kitap ve
İngilizce olarak idefix’te mevcut.
Paule
du Bouchet’in Şarkı Söyle Luna’sı (10-12 yaş), 2. Dünya Savaşı’nda
Yahudi bir ailenin kızı Luna’nın Varşova’daki hayatını anlatıyor. Can Çocuk’tan
çıkan bu harika kitabın kapağında 10-12 yaş dese de, bu kitabı 10 yaşımdan
biraz daha ileri bir yaşta okumayı tercih edeceğimi düşünüyorum. Ama yine de
anmadan geçmek istemedim.
Selçuk Demirel’in kedilerini, Alfabe’sini ve diğer
çizimlerini de çok severim ama Mumuk’u alıp sarıp sarmalayasım geliyor,
Mumuk’un gözleri bana mutluluk veriyor. Henüz sadece Mumuk Harfleri Öğreniyor’u okudum, Mumuk Oyuncakçıda ve Mumuk
Fotoğraflarda’yı okumak için sabırsızlanıyorum.
Yazıyı
yazmaya başlayıp da aylar boyunca bitiremeyince listeye yeni okumalar da
ekleniyor. Aslı Der’i
daha önce hiç okumamıştım. Günışığı’nın yayınladığı Küçük Cadı Şeroks (4-6.
sınıflar), hem yazarın ilk kitabıymış hem de tanışma kitabımız oldu
(bendeki kopyası 29. baskı). İçinde harika masallar barındıran bir kitap.
Şeroks, 3 kitaplık bir dizi. Büyük Tuzak
ve Barış Odaları okuma listemde heyecan
uyandırıyor.
Ecnebi
illerinde müze/tarihi yer gezdikten sonra öle bayıla gezindiğim müze
mağazalarında, o yeri/bölgeyi/tarihi/sergiye konu sanatçıyı anlatan çocuk
kitaplarını bulunca çok mutlu oluyorum. Türkiye’de daha önce denk gelmemiştim,
Göreme Açık Hava Müzesi’nin
mağazasında Koray Avcı Çakman’ın Esrarengiz
Testi (6-9 yaş) kitabı ile
Türkçe’de de böyle eğlenceli ve öğretici kitaplar olduğunu öğrenmiş oldum.
Kitapta 4 kuzen (Kafadar Kuzenler) ve aileleri, çok da bizden bir geleneksellik-modernlik
karışımında; gerçekçi aile yapısında eğlenceli bir macera eşliğinde
Kapadokya’da bizleri gezdiriyor. Kafadar Kuzenler’in yine Kırmızı Kedi
tarafından yayınlanan Yassıhöyük (Midas’ın
Peşinde), Efes (Efes’in Sırları)
ve Antalya (Gizemli Olimpos)
maceralarını da aynı zevkle okuyacağımı düşünüyorum.
Sevim Ak’ın sevgili Toto’su, Behiç Ak’ın çizimleriyle yanakları sıkıştırmalık bir oğlan
çocuğu. Meraklı, yaratıcı, “ele avuca
sığmama” eyleminin başarılı bir uygulayıcısı. Toto ve Şemsiyesi ile Toto’nun
Sınıfı (8-10 yaş), pek çok
Toto serüvenini bir araya getiriyor. Keşke daha çok macerasını okuma fırsatımız
olsa.
Shaun Tan’ın bu
yazıya dâhil olması durumunu bir süre düşündüm. Kitaplarının hangi yaş
grubundaki bir çocuğa hitap edebileceğini bilemedim. Shaun Tan kitaplarıyla,
kitapçılarda çocuk kitapları bölümünde karşılaşsam da okurken sıkça hissedilen
karamsarlık duygusunu ne zaman çocuk zihinlerine sürmek
gerektiği/sürülebileceği konusunda bir fikrim yok. Yazar, bizde çocuk kitapları
raflarını süsleyen kitaplarını “resimli kitap” olarak tanımlıyor ve özellikle
“çocuk kitabı olarak tanımlamadığını” belirtiyor. Sanırım kitapları Türkçe’de
basan yayınevleri, satışa sunan kitapçıları bu konuda bilgilendirmiyor;
kitapçılar da kitaplardaki muhteşem resimleri görünce yerleştirmek için hemen
çocuk kitapları bölümüne yöneliyorlar. Beş Shaun Tan kitabı edinmişim: El Arbol Rojo (Türkçe’de Kızıl Ağaç –İspoş arkadaş hediyesi), El Visor (İspoş arkadaş ziyaretinde
kitapçıda üzerine atlanmış, sanırım Türkçe çevirisi yok), Kayıp Şey, Rules of Summer
(Türkçe’ye Asla Neden Diye Sorma
diye çevrilmiş (??)) ve Taşradan Öyküler.
Hepsi için çocukların 10+ yaşlarında okumasının daha iyi olacağını düşündüğüm
harika kitaplar.
Çocukluğumda gerekçesini hatırlamadığım bir günlük karakter değiştirme halim vardı. Köylü kız, balerin ve menekşe hatırladığım karakterlerim. İsmi değişiyordu da, davranışı değişmiyordu hatırladığım kadarıyla o günkü karakterimin. Yetişkinlere bir nevi eğlence sunuyormuşum; “Bugün adın ne?” diye sorduklarını hatırlıyorum. Hacer Kılcıoğlu’nun kahramanı Çiçek ise Bugün Adım Kaktüs Benim’de (4-6. sınıflar), o günkü ruh haline göre Çiçek olmak yerine Papatya, Hanımeli, Nergis vb. oluyor. Büyümek için çok acelesi var, her gün heyecanla yüzünde bir sivilcenin baş vermesini bekliyor. Bir yandan da, aslında çok sevdiği yeni doğmuş kardeşinin hayatına getirdiği tatlı kıskançlıkları sindirmeye. Arada hap bilgileriyle öğretici, su gibi akıp giden bir kitap.
Sylvia
Plath’in Kiraz Hanım’ın Mutfağı (6-10 yaş (??)) ve Sorun Yaratmayan Kıyafet (10-14 yaş) kitaplarının dışında
başka çocuk kitaplarını araştırmak istediğimde İngilizce’de bu iki öykü ve The
Bed Book (Yatak Kitabı) öykülerinin farklı zamanlarda kimi zaman öykünün
ismiyle, kimi zaman toplu öyküler adıyla farklı kombinasyonlarda basıldığını
gördüm. İmge Kitabevi Yayınları’ndan çıkan Sorun
Yaratmayan Kıyafet’te David Roberts’ın çizimleri ile Yatak Kitabı
(şiir-öykü) ve Sorun Yaratmayan Kıyafet öyküsünün yanı sıra, Kırmızı Kedi’nin Kiraz Hanım’ın Mutfağı kitabına adını
veren öykü, Bayan Şeri’nin Mutfağı adıyla yer alıyor. Aynı öyküler Kırmızı Kedi
baskısında Yatak Kitabı, “Hiç Önemi Yok” Elbisesi ve Kiraz Hanım’ın mutfağı
isimleriyle bizi bekliyor. “The It
Doesn't Matter Suit” için bu çeviri sanki daha uygun gibi. Resimler yine
David Roberts’ın orijinal çizimleri olarak kitapta yer bulmuş ancak yerleşimde
sayfalar daha bonkör kullanıldığı için çizimlerdeki ayrıntılar göze daha hoş
geliyor. Her iki çeviri de güzel, üç öykü de sıcacık. Bu yazı vesilesiyle İmge
baskısını 2009’da, Kırmızı Kedi baskısını 2015’te aldığım iki kitabın aynı
öykülerin çevirilerini kapsadığını ancak bugün görmüş olmam; unutmakta çok
başarılı olduğum kitaplar için iki satır yazmanın ne gibi faydalar
sağlayabileceğini bana öğretir, umarım.