31 Temmuz 2010 Cumartesi

Kelle Paça

Alkol aldıktan -aslında resmi olarak iciyoruz mereti ama nedense "almaya" devam ediyoruz- sonra kandaki alkol oranını düşüren icecekler, 48 saatte 2 beden zayiflatan mucizeni holivut diyet zımbırtıları ve benzeri pek çok harikalar diyarı ürünleri mevcut. Benim hayalim ve ihtiyacım olan "yolculukta ayak bileği ve diz şişkinliği önleme iksiri" ile "evde uyurken oluşmayıp, yolda otururken karın çatlatan gazı elimine (deli mi ne?) etme aparatı" mucizelerini gerçek kılan mucitlere Mısırlı kazak hediye edeceğim. "Otobüse binince kafayı bir vurdum, gözümü faynıl destinasyonda açtım," diyen muhteşem insanlardan olmak istiyorum ben de. Dizlerimi ağzıma soktum olmadı, cam yapiştırdım uymadı, bir gece yolculuğunu daha uykusuz ve ağrılı -ve pek tabi gazlı- bitirmeme dakikalar kaldı.

Hiçbir tatilimi bu kadar hasretle beklememiştim. Keşke şu önümüzdeki 1 hafta yazarımızın yıllık izninin tamamı değil de bır kısmı olsaydı.

Transatlantik gibi uzanmak istiyorum tuzlu sulara.

22 Temmuz 2010 Perşembe

Yavru

30 yaşına gelmiş bir insan evladının arkadaşlarının çocuk sahibi olması çok da şaşırtıcı olmamalı sakin kafa düşünüldüğünde.. ancak öyle olmuyor. Hayat bekleniyor olmasına rağmen bir anda başka bir yöne evriliyor.

Geçtiğimiz Cumartesi günü mavili bebek konseptli çalışmalar sonucu en canım bir arkadaşıma “türkişibeybişavır” kutlaması düzenledik. Maksat temel olarak doğum öncesinde anne ile arkadaşlarının toplu olarak bir arada bulunduğu bir gün geçirmek, iyi niyet ve sevgilerimizi şekerlemeler eşliğinde dile getirmek ve annenin bebeği beklerken geçireceği son kritik günleri mümkün olduğunca neşeli karşılamasını sağlamaktı.

Amacımız o gün itibariyle yerini buldu gibi. Fakat tezahüratlarımıza dayanamayan bebek, hemen ertesi gün yeryüzünde solumaya karar verdi. Tabi karar vermesi ile annesinin bedenini terk etmesi arasında yarım günden fazla zaman geçmesi sebebiyle ilk çığlıklarını Pazartesi sabahının erken saatlerinde –yükseleni ikizler- duyabildik. Beklenenden 2 hafta önce gelişi çevremizde neşe ve heyecanla karşılandı.

Başta şakalaşmalarla başlayan bekleme süreci annenin çektiği acıların artışı ile önce endişeli, bebeğin gelişiyle şaşkın ama bir o kadar da duygulu dakikalarla devam etti. Anestezi uzmanının, bebeğin kordonundan sıçrayan kanı beyaz gömleğinden temizledikten sonra verdiği efsane formül –serum fizyolojik + sıvı sabun- ile gece sürreel bir hal aldı.

Oğlunu Aspava’ya gitme vaadiyle çabuk doğmaya ikna eden babanın, ağlayan bebeği ellerinde tutup “tamam, tamam, tamam” diye susturmaya çalışması çok başarılı olmadı ilk etapta. Ama ertesi gün gördüm ki baba, bebekte pasiflora etkisi uyandırmakta.

Anne ise sanki yıllardır bu bebeğin annesiymiş gibi. Tutuşu, sarılması, konuşması.. Bağcıkları açık siyah botlarına vurulduğum kadının içinden şefkat taşkını bir anne fırladı. Böyle olacağını biliyordum ama bu denli hızlı adapte olacağını tahmin edememiştim.

Çektiği sancılar, o yorgunluğa rağmen oğlunu kucağında tutuşundaki mutluluk ya da doğumun hemen ertesi gün cevval kadın enerjisiyle bebeğin yatağını hazırlamaya girişmesi değil de “benim yavrum olduğu için mi..” diye başlayan cümlesi beni salladı. Canım arkadaşım ciddi ciddi anne oldu.


Haftaya bırakıyorum yollarda gözü yaşlı ama gülerek ilerlemeyi.