12 Haziran 2012 Salı

Raw Materials



Pazar sabahi Munih kargalariyla birlikte kahvalti etmek uzere 08.30'da Munih havaalanina ayak bastim. Her zamanki gibi bando ve kirmizi hali yoktu. Umreci penguen teyzeler ve bidon bidon sulari da olmadigindan heyecandan uzak bir sabah oldu.

Kargalar cok aciktigi ve beni bekleyemedikleri icin sevgili M.O.'yi uyandirmak suretiyle kahvatimi bir insan evladiyla yapmayi daha hayirli buldum. Ayilma programinin ardindan bitmek bilmez yagmur altinda romantik yuruyusumuzden sonra havuz basi kafesinde, tam da Karatay'a uygun bir kahvalti yaptik (bir kasik baldan kim olmus?).

Son siralar sardiracak bir seyin eksikligini hissediyordum. Sigarayi birakmamin serefine yavaslayan metabolizmayi ve kuzen deyimiyle pudinglesen bedeni kalkindirma projesi olarak Y.D.'nin sagladigi ozet bilgi ile Karatay diyetine basladim. Boylece 2 yil once (3 mu oldu yoksa?) acili bir surecle diyetisyen kontrolunde gecen 2-3 ayim sonrasinda herkeslere "AAA! Kitaptan diyet mi olur? Herkesin bunyesi farkli!" diye cemkirirken; degil kitap, ozeti ile diyet yapan bir insan oldum. Ama bence basarili gidiyorum. 1 haftada tami tamina yarim kilo verdim! Munih oncesi "Adam olayim da bari kitabini okuyayim," dedim ve kitap edinip yanimda getirdim. Su anda tam olarak Karatay ile yatip kalkiyorum, yeni uyku oncesi kitabim yatagin bir kosesinde onu okumami bekliyor.

Neyse, efendim, kahvaltinin ardindan esyalarimi kusanip Ingolstadt trenine dogru yol aldim. 3 haftalik bu maceramizin ilk haftasini erenler kenti Ingolstadt'ta geciriyorum.

Esyalarimi yerlestirir yerlestirmez kendimi otelin kiyisinda oldugu yolun karsi tarafina attim. Sehir kucuk olunca 15 adimla muzeye gidilebiliyor. Museum fur Konkrete Kunst Ingolstadt'i ikinci ziyaretim bu, yeni sergi Raw Materials'i gormek icin bir saatim var (muze hafta ici ve hafta sonu 17.00'de kapaniyor, hafta ici gorme sansim yok gibi).

Muzeye girer girmez kendimi evimde gibi hissetmeye basladim. O daginiklik, o ortada yarim birakilip gidilmis malzemeler, kutular, rulolar ve hemen her luzumsuz gorunen nesneden turetilmis eserler bana evcagizimin guncel halini feci halde animsatti.

Yetkin fotografciligimin unutulmaz eserleri ile devam edeyim..


-Muzenin Girisi. Afisteki eser, sergide duvara yerlestirilmisti ve afisteki kadar guzel gorunmuyordu. Afis fotografini cekenin aydinlatmasi, muzenin aydinlatmasindan daha basarili.-



-Labirentte farecilik oynadim ancak peynirle karsilasmadim. (Apfel und Brot / Michael Beutler)-


-Gencligimde annemin biriktirmekte oldugum tuvalet kagidi ve kagit havlu rulolarina daha ilimli bir yaklasimi olsaydi, bugun Ingolstadt'ta Turkiye modern sanatinin bir temsilcisi olarak yer alacaktim. (Leergut Nr.2 / Beat Zoderer)-





-Bu ise bayildim. Munih sokaklarini dolduran, ticari (ticari arac bekleme yapma!), alacali bulacali canli "heykeller" yerine bu sadelikte eserler gorsem, yuruyuslerim nese dolardi. (One Minute Scuplture / Erwin Wurm)-





-Bu yerlestirmenin 1/25 olceklisini salonumda sergiliyorum, 1/30 olceklisini yatak odamda. Ev sahiplerim evin her yerinde tv bulunsun istemisler, o kablolar demetler halinde toz yakalayici olarak evimde bana fenaliklar gecirtiyor. Kablolarin yayildigi katlarda dolandim durdum, eser adina ve yaraticisina ulasamadim; muze gorevlisiyle Ingilizce anlasamadim.-

Mike Figgis'in 3 Minute Wonder: Carl Andre: "144 Magnesium Square" videosu enfes. En populer ve havali tartisma konularindan "modern sanat"i, Liverpool'daki bir yerlestirmeyi gozlemleyen kisiler uzerinden cok yipratmadan didikliyor. Izlerken kendi modern sanat algima sorular yonelttim, hepsine yanit alamadim. Gorsel haz ile eglence arasinda gidip geldi kisisel yanitlarim.





-Piril piril bir zeka urunu. Duvarda civi marifetiyle yazilmis The End  yazisi, yaninda ozdes urun yaratabilmek icin CD'si, kilavuzu ve malzemesiyle tam bir kit. Bayildim. (The End, DIY 1338 / Benjamin Sabatier)-



-Back in a Minute, muzenin 3 ayri yerinde 3 ayri yerlestirme olarak yer aliyordu. Orada isini yapan kimsenin kapiyi acmak, telefona cevap vermek, bir bardak su icmek icin ortamdan anlik uzaklastigini hissettiren bir "Cok fazla uzaklasmis olamaz!" serisi. Tabi ki muhtesem fotografimla bu hissi yansitamiyorum. Bir benzeri, mart ayi sonundan itibaren evimin koridorunda koruyucu ambalaja sarili bir sekilde duvara yaslanmis duran sayin S.U.'ya ait resim. (PROXY AFFAIRS (Back in a Minute #1) / Patrick Fabian Panetta)-

Peter Fischli ve David Weiss'in, Der Lauf der Dinge (The Way Things Go) videosunu, serginin sonuna biraktim. 30 dakikalik video'nun tamamina yakini izledim. Bende ilk uyanan cagrisim Honda Accord reklamini animsatmasiydi (animsatma bir cagrisim olabilir mi? bilemedim.). Sonradan ogrendim ki Fischli ve Weiss, Honda ile yasal munasebete girmis bu reklam sebebiyle. Reklam firmasi bazi kisimlarda videodaki hareketleri kullandigini kabul etmis, sonunda. The Way Things Go, yaklasik 100 ft uzunlugunda bir "macera"! Sivilar dokuluyor, tekerler donuyor, balonlar sisiyor, ayakkabilar yuruyor, pyro malzemeler patliyor ve eylem durmuyor. Filmin her saniyesinden zeka damliyor. Zeki ve eglenceli.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder