7 Haziran 2012 Perşembe

Mayıs Ayı Güzelleri

Sevgili Metis ajandama bakınca Mayıs ayında pek çok kitap okuduğumu görüyorum ama çoğu okurken verdiği hazdan fazlasını vermemiş. Nefes almadan okuma isteği duyduğum günler oldu arada, “Felaket Henry”lere tekrar tekrar güldüm ama sadece 4 kitaptan bahsetmek istiyorum.

Selçuk Demirel’in Alfabesi, alfabesinin güzel alengirli harfleri sayfaları tek tek öpüp koklama hissiyatı uyandırdı bende.




Helga Sevişiyor ile sahafta karşılaştık. Modern Sex Kılavuzu alt başlığı ile merakımı uyandırdı. Kitap 1967’de çekilen ve ismi sadece Helga olan, okullarda da eğitim amaçlı gösterilen bir filmin kitaba dökülmüş hali. Helga son derece edepli, ahlaklı, öğrenmeye açık bir genç kızımız. Sevgili eşiyle evlenmeden önce ve sonra cinsellik namına “öğrenmesi gereken” konuları kaynağından; doktorlar ve kliniklerden öğreniyor, eşiyle seminerlere katılıyor, her şeyi kitabına uygun yapıyor. İlk cinsel ilişkisinde canının yanması olasılığına karşın bekaretine hastanede bir operasyonla veda ediyor. Evliliklerinde güvenli bir birliktelik yakaladıklarını düşündükleri noktada çocuk sahibi olmaya karar veriyorlar ve hemen hamile kalıyor. Sonra da tabi ki doğum öncesi seminerlere katılıyor ve nur topu gibi bir evlat dünyaya getiriyor. Helga kitapta kesinlikle biyoloji öğreniyor ama seviştiğinden emin değilim. Kitabın son bölümünde bir sözlük bulunuyor, eşcinsellik cinsi bir sapıklık olarak tanımlanıyor. Helga gibi ahlaklı, edepli bir kızın dünyasında elele tutuşmak bile sapıklık olabilir pek tabi.



Masallar ve Toplumsal Cinsiyet, Melek Özlem Sezer’in kitabı; kendisinin kadın çalışmaları yüksek lisansı var. Kitabı öle bayıla okudum. Hiç farkında olmadığım göndermelerle tanıştığım, masalların farklı versiyonlarıyla rastlaştığım, hiç aklıma gelmeyen çözümlemelerin hayretle farkına vardığım kitap –bence- muhteşem. Bahsi geçen masalların kitabın sonunda verilmesi de çok güzel olmuş. Bununla birlikte hiç bilmediğim, duymadığım masallardan da haberdar oldum. Acaba annem bana çocukluğumda 3 masal fazla okumuş olsa şimdiye 3. çocuğumu doğurmuş olur muydum?

Türkiye topraklarında yetişmiş kel adamların en güzellerinden Deniz Cuylan’ın farkına Portecho ile varmıştım ama nasıl olduğunu hatırlamıyorum, bana kendi normalimde pek bir cıstak Portecho’yu nasıl beğendiğimi anımsamıyorum. Sadi Güran’a Bant Dergi vasıtasıyla hayran olmuştum. Senem Akçay ise çocukluğumda Salkım Sokak’tan komşum olmakla birlikte hiçbir zaman samimi olmadığım, yıllar sonra Bant Dergi’de karşılaşınca “aaa!” dediğim bir güzel kadın. Netame uzunca bir süre okunacak kitaplar listemde yer aldı da alınacaklara bir türlü ulaşamadı. Mayıs ayında sonunda kendisini edindim. Ancak sevgili  idefiks bana şaka yaptı; cd kitaptan birkaç gün geç ulaştı bana. İlk önce Deniz Cuylan'ın müziğini dinledim ve deee çok beğendim. Birkaç gün sonra müziğinin eşliğinde okudum, kitabı. Metinler arasında zaman zaman olası bütünden kopsamda Sadi Güran çizimleri beni müzikle yeniden bağladı. Arada sırada tekrar deneyimlemek isteyeceğim bir kaçış dünyası, Netame.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder